DİVAN EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
1.TEVHİD:
Allah'ın birliğini ve ululuğunu anlatan şiirlere tevhid denir. Genellikle kaside biçiminde yazılırlar. Tevhidde tanrının büyüklüğü, sıfatları, kudretinin sonsuzluğu, tasvir ve hayal edilebilen şeylerden soyutlanması, hiçbir şeyin ona eş ve benzer olamayışı, bütün kudret ve ilimlerin ona ait oluşu gibi özellikler sanatlı bir üslupla anlatılır. Tanrı karşısında kulun acizliği vurgulanır. En ünlü tevhid manzumesini Nâbî yazmıştır.
2. MÜNACAT:
Kelime anlamı "Allah'a dua etme, yalvarma" anlamına gelmektedir. Divan edebiyatında Allah'a yalvarma, yakarma, niyaz etme maksadıyla yazılan nesir ya da nazım yazılara "münacaat" denir. Kaside, gazel, mesnevi, murabba, muhammes, terkib ve terci-i bend, rubai ve kıt'a gibi hemen bütün nazım şekilleriyle yazılmıştır. Şairler bazen aynı nazım şekli içinde tevhid ve münacatı birlikte işleyebilmektedirler. Bu tür yazılarda şair, Allah'ın kudret ve azameti karşısında kendi acizliğini ortaya konar. Günahlarının bağışlanması için yüce yaratıcıya yalvarır.
3. NAAT:
Sözlük anlamı "bir şeyi överek anlatma, vasıflandırma" anlamına gelmektedir. Edebiyatta Hazret-i Muhammedi övme amacıyla yazılan şiirlere "naat" adı verilmektedir. Düzyazı şeklinde yazılanlar da vardır. Divanlarda tevhid ve münacatlardan sonra naatlar gelmektedir. Ancak tevhid ve münacat olmadan naatlarla başlayan divanlar da bulunmaktadır. Taşlıcalı Yahya, Nefi, Nedim, Naili gibi bazı şairler divanlarına naatlarla başlamışlardır.
4. MİRACİYE:
Edebiyatta Hz. Muhammed'in miraç mucizesini konu alan şiirlerdir. Miraç'ın sözlük anlamı "çıkılacak, yükselecek yer, merdiven, göğe yükselme"dir. Hz. Muhammed, Cebrail yardımıyla bir mucize olarak Mekke'den Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götürülmüş ve oradan da semaya yükseltilmiştir. Hicri takvimde Recep Ayı'nın yirmi yedisine rastlayan bu gece İslam dünyasında Miraç Kandili olarak kutlanmaktadır. Türk Edebiyatında bu konuyu işleyen manzum, mensur eserler yazılmıştır. Bu tür eserlere mi'raciye, mi'rac-name gibi isimler verilir. Miraciyelerde peygamberin özellikleri, miraç için kullanılan binekler ve Peygamberin miracda yaşadıkları, ayetler ve hadislerden alıntılarla dile getirilir. Hazret i Peygamber, Mekke'den Beytü'l Makdis'e kadar Burak'la oradan dünyanın semasına kadar Mirac'la, yedinci semaya kadar meleklerin kanatları üzerinde, Sidretü'l Münteha'ya kadar Cebrail'in kanadı üzerinde ve Kâbe Kavseyn'e kadar da Refref adı verilen binekle yükselmiştir.
5. MEVLİD:
Sözlüklerde "insanın doğduğu yer, doğma, dünyaya gelme, doğulan zaman" anlamlarına gelmektedir. Edebiyatta ise Hazret-i Peygamber'in doğumunu konu alan eserlerin genel adıdır. Bu tür eserlerde Peygamber'in doğumu, peygamber oluşu, mucizeleri, miraç olayı, örnek yaşayışı, vefatı gibi konular işlenmektedir. Farklı kişilerce altmışın üzerinde Türkçe mevlid yazılmasına rağmen bunların içerisinde Süleyman Çelebi (1351-1422)'nin yazdığı Vesiietü'n-Necat (1409) isimli 768 beyitlik mevlid meşhurdur. Süleyman Çelebi'nin eseri şu bölümlerden oluşmaktadır: Tevhid, dua, âlemin ve peygamberin yaratılışı, veladet, medhiye, mu-cizat, miraç, hicret, Peygamberin özellikleri, nasihat, kötü davranışlardan kaçınma, risalet, vefat, hatime.
6. HİLYE:
Hazreti-i Peygamber'in fiziki ve ruhi özeliklerinin yazı ile anlatılmasını konu alan eserlerdir. Bir nevi dini portrelerdir. Hilye-i Şerif, Hilyetü'n- Nebi, Şemai'l-i Şerif olarak da isimlendirilen eserler bu konuyu işlemektedir. En çok Hazret-i Muhammed için yazılmakla birlikte dört halife için yazılanları da vardır. Manzum ya da mensur olan bu eserler, bazen müstakil bir kitap halindedir, bazen de miraciyelerin, siyerlerin, mevlidlerin içinde yer alır. Müstakil olanlar mesnevi biçimindedir. Türün en önemli eseri 16. yüzyıl şairi Hakani'nin Hilye-i Hakani adıyla bilinen eseridir.
7. KIRIK HADİS:
Hadis, Hazret-i Muhammed'in sözü anlamına gelmektedir. Kur'an'dan sonra ikinci kaynak olan hadisleri toplayan kitaplar vardır. Sayıları yüz binleri bulan hadislerden kırk tanesini seçerek manzum veya mensur aktaran, tercümesini veya şerhini (açıklamasını) yapan edebi eserler meydana getirilmiş ve bu eserler Kırk Hadis, Hadis-i Erba'in şeklinde isimlendirilmişlerdir. Zamanla kırk hadis öğrenme, ezberleme, tercüme ve şerh etme geleneği oluşmuştur. Esere alınacak kırk hadis seçilirken genellikle aynı konuları ele alanların bir araya getirilmesi veya ezberlenmesi kolay olanlar göz önünde tutulmuştur.
8. METHİYE:
Sözcük olarak "birini övme, birinin iyi özelliklerini sayma" anlamına gelmektedir. Edebiyatta bir kimseyi övmek amacıyla yazılan manzum veya mensur eserlere denir. Eski şair ve yazarlarımız başta padişah, sadrazam, şeyhülislam ve valiler olmak üzere, ya devlet adamlarını ya da başta dört halife olmak üzere diğer din ve tarikat büyüklerini överlerdi. Methiyeler çoğunlukla kaside nazım biçimiyle yazılır.
9. FAHRİYE:
Bir şairin kendini övmek için yazdığı şiirlerdir. Şairler kasidelerin fahriye bölümlerinde ve gazellerin mahlas beyitlerinde kendi şairliklerinin üstülüğünü dile getirmişlerdir. Özellikle Nefi, şiirlerinde fahriyeye önem vermiştir.
10. HİCVİYE:
Bir kimseyi yerme, alay etme, gülünç duruma düşürme amacıyla yazılan şiirlere hicviye denir. Halk edebiyatında taşlama biçiminde kullanılan kelime bugün yergi olarak kullanılmaktadır. Divan edebiyatında bu türden yararlanılarak bazı kişilerin olumsuz yanları ya da toplumun aksak yönleri eleştirilmiştir. Bu konuda en başarılı örnekleri Nefi vermiştir. Nef'i'nin sadece hicviyelerinden oluşan Siham-ı Kaza isimli bir eseri vardır. Şeyhi'nin Harname adlı mesnevisi de hiciv türünde yazılmış önemli bir mesnevidir.
11. MERSİYE:
Ölen birinin ardından duyulan üzüntüyü dile getirmek amacıyla kaleme alınan şiirlerdir. Mersiyeyi yazan, ölen kimsenin ahlaki güzelliklerini, yaptığı iyilikleri dile getirir. Dünyanın geçiciliği, kadere rıza gösterilmesi gibi konuları ele alır. Mersiyelerde genellikle şu bölümler vardır:
12. ŞEHRENGİZ:
Bir şehrin güzellerini ve güzelliklerini konu alan manzumelere verilen isimdir. Türk edebiyatına ait bir tür olan şehrengizler genellikle mesnevi biçiminde kaleme alındığından baş tarafından tevhid, müna-cat, naat bulunur. Bahsedilecek şehirle ilgili bilgi verildikten sonra o şehrin güzelliklerinin tanıtımına geçilir. Edirne, Bursa, Yenice, İstanbul gibi kültür merkezleri, şehrengiz yazılan yerler arasında önemlidir. Bu türün ilk örneğini 16. yy.da Mesihi vermiştir: Şehr-engiz Der-medh-i Cüvanân-ı Edirne (Edirne Şehrengizi)